Düşük karbon dönüşümü
Ukrayna’daki çatışma küresel ekonomide büyük bir şoka yol açtı. Ham petrol fiyatları mart ayının başında varil başına 140 dolara kadar çıktı, bu en son 2008 yılında görülen seviyeydi. Fiyatlar o zamandan bu yana bu zirvelerden aşağıya gelse de yüksek kalmaya devam ederek, yüksek enflasyonu körüklüyor ve dünya çapında tüketicilere ve ekonomik büyümeye zarar veriyor. Bu şokla karşı karşıya kalan ülkeler önceliklerini yeniden değerlendiriyor, esnekliği çok önemli bir konuma yerleştiriyor. Gıda ve enerji güvenliğinin yeniden vurgulanması, hükümetleri fosil yakıt sübvansiyonlarını yeniden sunmaya ve iç petrol, doğal gaz ve kömür üretimini artırmaya zorladı, görünüşe göre, iklim değişikliğini engelleme çabaları ikinci plana atıldı.
Bu tepkiler anlaşılabilir. Kısa vadede taktiksel geri çekilme, uzun vadeli hedeflere kamu desteğini sürdürmek için ödenmesi gereken bir bedel olabilir. Ancak hızlandırılmış iklim eylemi için ekonomik durum her zamankine göre daha güçlü olmaya devam ediyor. Çin gibi eyleme geçmek için iç politika alanına sahip bir ülke için düşük karbon dönüşümünde plana sadık kalmak ve emisyonlarda erken zirveyi hedeflemek için üç temel sebep vardır.
ENERJİ DÖNÜŞÜMÜNÜ HIZLANDIRMAK
İlk olarak, enerji dönüşümünü hızlandırmak, Beijing yönetiminin petrol ve doğal gaz ithalatına bağımlılığını azaltarak, küresel fosil yakıt fiyatları oynaklığına direncini güçlendirecektir. Sadece geçen yıl Çin’in, petrol, doğal gaz ve kömür gibi fosil yakıtlar ithalatı, ülkenin Gayri Safi Yurt İçi Hasılası’nın (GSYİH) yüzde ikizinden fazlasına eşit olan 365,7 milyar doları buldu. Yakıt ithalatına olan bu bağımlılık, ekonomiyi küresel emtia fiyatlarındaki dalgalanmalara maruz bırakmaktadır. Buna karşılık yenilenebilir enerji, özellikle rüzgâr tribünlerinden pil depolamaya kadar temel yenilenebilir enerji teknolojilerinin önemli bir üreticisi olan Çin için aslında bir iç kaynaktır.
İkincisi, yüksek enerji fiyatları kısa vadeli küresel fosil yakıtları arzını destekleyebilirken, uzun vadeli görünümde, daha yüksek ve daha oynak enerji fiyatları enerji ithalatçılarını fosil yakıtlardan uzaklaşmaya teşvik edecektir. Bu muhtemelen enerji sistemlerini karbondan arındırma yönündeki bireysel ve küresel çabaları harekete geçirecek, düşük karbon teknolojileri ve alternatif enerji kaynaklarına küresel talebi destekleyecektir. Çin, çok önemli küresel değişimi öngörerek ve gelişme göstererek fayda sağlayacak teknolojik kapasiteye sahiptir.
Ayrıca, artan enerji fiyatları, Çin’in yatırım ve sanayi önceliğindeki büyüme modeline güçlük yaratarak, hızlandırılmış yapısal değişiklikler ve yeniden dengeleme durumunu güçlendirecektir. Yüksek fiyatlar, Çin ekonomisinin, ülke GSYİH’sinin orantısız payını oluşturan demir, çelik ve çimento üretiminin de arasında bulunduğu geleneksel yatırımlar ve ağır sanayiden uzaklaşması üzerindeki baskıyı artıracak, ancak azalan getiriler ve düşük verimli büyümeyle karşı karşıya kalmasını sağlayacaktır. Yurt içi gayrimenkul sektöründeki yavaşlama zaten bu yönü işaret etmektedir. Yüksek enerji fiyatları, yenilik ve hizmete dayalı ekonomik büyüme modeline doğru dönüşümü harekete geçirebilir.
SÜRDÜRÜLEBİLİR İŞ MODELLERİ İÇİN TEŞVİKLER
Politika yapıcıların, göreli fiyatlardaki son keskin değişimlerin ekonomik ve sosyal etkisini düşürmeye odaklanmaya devam ederken bile, düşük karbonlu dönüşüme hazırlanmak ve maliyetlerini azaltmak için bugün alabileceği önlemler vardır. Örneğin, artan enerji fiyatları, ancak yatırımcıların burada kalacağına inanması kaydıyla daha sürdürülebilir iş modelleri için teşvikler yaratacaktır. Bu yüzden, Çin ekonomisini karbondan arındırmak için karbon fiyatlarının hedeflenen gidişatı ve diğer politikalar konusundaki güvenilir uzun vadeli yönlendirme çok önemlidir. Bu, yatırımcıların gelecekteki fiyat artışlarını tahmin etmesine yardımcı olacak ve karbon fiyatını düzenlemeye veya artırmaya herhangi bir acil ihtiyaç duymadan temiz enerji yatırımlarını öne çekmeye katkıda bulunacaktır. Mevcut yüksek enerji fiyatları dönemi, piyasa fiyatları teşvikleri zaten doğru yönde işaret ettiği için bu tür ileriye dönük yönlendirmeyi sağlamanın zamanıdır.
Mali politika, gerekli ekonomik düzenlemeleri yavaşlatmaya çalışmaktan ziyade destekleyerek, fiyat işaretlerinin rolünü tamamlayabilir. Büyümeyi desteklemek için ek hükümet teşvikleri beklentisi, daha fazla yenilenebilir enerji kapasitesinin daha da geliştirilmesi ve bütünleşmesi dâhil olmak üzere, yeşil yatırımlar dalgasına finansman sağlayabilir. Tarımda, artan gübre fiyatları aşırı kullanımı azaltmak için teşvikler sağlamalıdır. Bununla birlikte, girdiye dayalı sübvansiyonlar devam ederse bu değişim önlenecektir. Bunun yerine çiftçiler, esnek üretim yöntemlerine doğru bir değişime bağlı sübvansiyonlarla yüksek girdi fiyatları için zararları karşılanabilir. Saha çalışmaları, kimyasal gübrelerin hayvan gübresinin etkili biçimde yerini alabileceğini, bir maliyete yol açmadan tarımsal sera gazı emisyonlarını azalttığını gösteriyor. Bu tür bir değişimi gerçekleştirmek için tarımsal alanda büyümeye daha fazla yatırım yapılması gerekiyor.
Son olarak, artan enerji ve gıda fiyatları en fazla yoksul ve savunmasız hanehalklarına zarar verecektir. Ancak tüm toplumu kapsayan sübvansiyonlar vermek yerine, daha sağlam ve hedeflenmiş sosyal güvenlik ağı kırsal ve kentsel kesimlerdeki savunmasız nüfusları koruyabilir. Bu tür hedeflenmiş koruma önermek, fiyat işaretlerinin etkisinin azalmamasını sağlayabilir, ancak yeşil ve daha yenilikçi bir büyüme modeline dönüşüm için gerekli yapısal değişiklikler, artan yoksulluk ve sosyal eşitsizlik pahasına yapılmaz. Mevcut enerji fiyatı şokları kısa vadeli görünümde olumsuz etkilere yol açarken, Çin’in enerji dönüşümünü hızlandırma durumunu güçlendiriyor. Politika yapıcılar uzun vadeli hedeflere dikkat etmeli ve bu fırsatı zemin hazırlamaya kullanmalıdır.