Küresel ekonomide Çin dönemi rakamlara yansıdı
Uluslararası ilişkilerde değişen güç dengesi ve yükselen güçlerin meydan okumalara karşı nasıl konumlanması gerektiği tartışılmaya devam ediyor. Eski Dünya Bankası Ekonomi Şefi Justin Yifu Lin, 14 Mayıs’ta düzenlenen Tsinghua Ekonomi Şefleri toplantısında küresel düzeyde güç değişiminin yaşandığını rakamlarla anlattı.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD), İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Rusya, Japonya ve Kanada’dan oluşan G8 ülkelerinin 2000 yılında yüzde 47 olan ekonomideki payının yüzde 34,7’ye gerilediğini söyleyen Yifu Lin, buna karşılık Çin’in payının yüzde 6,9’dan yüzde 16,8’e çıktığını vurguladı. Yifu Lin, benzer şekilde G8 ülkelerinin 2000 yılında yüzde 50,4 olan küresel Gayri Safi Yurt İçi Hasılası’nın (GSYİH) 2018’den yüzde 47’ye düştüğünün altını çizdi.
2014 yılında Çin’in satın alma paritesi alanında ABD’yi geride bıraktığını anımsatan Yifu Lin, Beijing yönetiminin dışa açılma ve reform kararı ile kalkınma hızını benzersiz seviyeye çıkardığını söyledi. Çin’in 120’den fazla ülkenin en büyük, 70’den fazla ülkenin ise ikinci en büyük ticaret olduğunu dile getiren Yifu Lin, “2008’den bu yana Çin, yıllık küresel büyümenin dörtte bir ila üçte birini oluşturuyor. Çin bu kadar hızlı büyümeyi sürdürebilirse, küresel ekonomik büyümenin en az dörtte birine, hatta daha fazlasına katkıda bulunmaya devam edecek.” ifadesini kullandı.
ÇİN BÜYÜDÜKÇE DÜNYA NASIL KAZANIYOR?
Çin’in dünya üzerindeki ülkelerin yüzde 90’ının en büyük ya da ikinci en büyük ticaret ortağı olmasının Washington’da endişe yarattığını belirten Yifu Lin, ABD’nin Çin ile ticarette yolları ayırmak ve bu ülkeyi kuşatmak istediğini aktardı. Eski Dünya Bankası Ekonomi Şefi, konuşmasının devamında şunları kaydetti:
“Hepimiz biliyoruz ki ticaret bir ‘kazan-kazan’ meselesidir. Özellikle küreselleşen çağdaş ekonomi bağlamına, ‘kazan-kazan’ durumu “bir artı bir ikiden büyük olmalıdır” şeklinde hayat bulmalıdır. Çok sayıda ülke Çin ile karşılıklı ticaret bağından fayda sağlıyor. Eğer Çin dinamik ekonomik büyümesini devam ettirebiliyorsa ve reformlarda açık fikirli ise Çin’in büyümesi ABD’nin dışında çok sayıda ülke için fırsattır. Zira, Birçok ülke, ticari büyümesinin, yeni işleri yaratmasının ve ekonomik genişlemesinin Çin’in iç büyümesi tarafından tetiklendiğini biliyor. Bu nedenle Çin ile iyi ticari ilişkileri devam ettirmek oldukça önemlidir. Böylece ekonomide büyüme devam ettirilebilir, istihdam korunur ve ticari gelişmeler teşvik edilir. Satılma gücü bakımında Çin GSYİH, ABD’nin yüzde 50’si kadardır. Buna karşın dünya değişecek ve gelecekte yeni bir görünüme sahip olacak. Çin’in nüfusu, ABD’nin dört katına eşittir. Böylesi büyük bir ekonomide gün gelecek Çin’in GSYİH ABD’yi ikiye katlayacaktır. O gün ABD, dengeli olmak ve seçim yapmak zorunda kalacak. Çin ile ticaretini ve iyi ilişkilerini korumalı. Çin ile birleşmek sayesinde ABD, istihdam oranını ve bundan elde ettiği faydaları devam ettirecek. Yeni düzen dünyanın istikrar ve barışının garantisi olacak.”